image/svg+xml
image/svg+xml

Kendini Sevmek de Diğerlerini Sevmenin Bir Parçasıdır

 
   Birçoğumuz aynaya baktığımızda gördüğümüz yansımadan memnun değiliz veya hiç olmadık. Toplumun ve medyanın dayattığı güzellik standartları, kendimize olan güvenimizi zaman zaman sarsabiliyor. Ancak, kendi vücudumuzu kabul edip, sevmeyi öğrenmek ve ardından bedenimizi şekillendirme yolculuğuna çıkmak hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlü ve sağlıklı bir birey olma yolunda atabileceğimiz önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu yazıda, beden imajı sorunlarıyla nasıl başa çıkabileceğimizi, kendimizi nasıl sevebileceğimizi ve hedeflerimize ulaşmak için gerekli adımları nasıl atabileceğimizi bir nebze olsun sizlere kendi düşüncelerimi anlatabilmek istedim.

  Günümüz sosyal medya araçlarında son derece yargılayıcı, şiddetli ve acımasız bir vücut eleştirisi boy göstermiş durumda. Ne yazık ki bu duruma engel olabilmek için de başlıca yapılması gerekenlerden birisi topluma aşılanması gereken sağduyu ve empati. Tabi ki bunu yapmak asla kolay olmayacak ve size burada bunun nasıl değiştireceğinizi anlatmaktansa, nasıl görmezden gelip, yolunuza bakmanız konusunda, hiç değilse fikir verebilmeye çalışacağım.


Sizi Kurtaran Tek Kişi ‘KENDİNİZ’ Olabilirsiniz

  Yıllarım aynada iki kişilik yer kaplayan bir bedene bakmakla geçti ve en nihayetinde bundan rahatsızlık duymaya başladım. Verebildiğim en kolay ve basit karar spora başlamak; yeni şeyler denemeye heves ettiğimi fark etmek ile oldu. Bir an önce kendimi hazırlayıp, rutinime sporu dayatıp uzun sürecek bu serüven için elime kalem almak oldu. Her şeyin başının program yapmak olduğunu ve ona sadık kalmak olduğunu düşünüyorum. İnternette gördüğümüz "Harika Fizik" algısını bir kenara bırakıp önce sağlığımızı, sonrasında ise aynada gördüğünüz o 'Sen’i düzeltmeye bakalım.

  Etrafınızda elbette sizi seven ve destekleyen insanlar olabilir ya da tam tersi sizi destekleyen insanların yokluğu, baş göstermiş durumda da olabilir; ancak unutmayın ki her konuda sizi kurtaracak baş karakter tam da o aynanın karşısında duruyor. Kimi insan sadece kendi içinde oluşturduğu disiplin ile, kimi insan ise kendisini disipline etmeye yardımcı olacak bir etkene ihtiyaç duyabilir. En basit örneği ise gidecekleri salona para vermeleri. "Bu nasıl bir etken olabilir?" dediğinizi duyar gibiyim

  İnsanlar bir nevi kendilerini spor salonuna borçlu hissettirerek kendi içlerinde disiplin oluşturmayı hedefliyor. Ne kadar yanlış olduğunu düşünsem bile, insanların işine yaradığı su götürmez bir gerçek olarak varlığını koruyor. Ben ise bunun tamamen insanın içindeki arzu ile oluşması gerektiğini düşünüyorum. En nihayetinde içinde sıkıştığımız bedeni değiştirmenin tek yolu ağırlık kaldırmak ya da koşmaktan geçmiyor. Birçok spor dalı bu konuda bakmanız gereken farklı bir durak olabilir; örneğin boks veya bisiklet sürmek gibi.


Aynaları Sevmek, kendi Evrenini İnşa Etmektir.

  Kendinizi arzulu gördüğünüz alanı bulduktan sonra ise yapmanız gereken yola çıkmak. Evet, sadece yola çıkmanız bile bu maratonda yapabileceğiniz, harika bir depar olarak size dönebilir; yeter ki arzunuzun, motivasyonunuzu desteklemesini ve disiplinin vücudunuzu mesken edinmesi için ikna edin. Arzu duyduğumuz aktiviteyi bulduğumuza, göre sırada bu maratonu bitirmek adına her gün yalnızca, bir adım atacak olsak bile yarıda kesmemek ve kendi çizgimizi terk etmemeyi, alışkanlık haline getirmeliyiz.

  Zamanla aynada gördüğünüz bedenin, size gülümsemeye başladığını hatta kahkaha attığını bile görecek ve kendiniz ile gurur duyacaksınız. Tartıda gittikçe azalan kilolar, artan kas kütlesi ve enerji seviyelerinizle bu süreç sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir dönüşüm sağlayacak. Çevrenizin size bakışı, insanların sizi takdir etmeye başlamalarından da en önemlisi, kendi halinizle neler yapabileceğinizi görünce buraya yazdığım kelimelerin anlamlarını, eminim daha iyi anlayacak ve en güzeli yakınlarınıza, arkadaşlarınıza, sevdiklerinize bile bu yolda adım atmaya itecek ve bir zincir oluşturacaksınız. Hareket etmenin nelere yol açabileceği cidden şaşırtıcı öyle değil mi? En güzel tarafı ise bunun sadece bir başlangıç olduğu...

  Peki ya siz neyi bekliyorsunuz? Bence kendinize tam da bu soruyu sormanın zamanı geldi, belki de çoktan geçti. Ancak merak etmeyin, sizin hep yanınızda olacak o kişi çoktan aynanızda size bakmayı bekliyor...


Yazar: Furkan Evmez (Ormancılık ve Orman Ürünleri Programı 2. Sınıf Öğrencisi)