image/svg+xml
image/svg+xml

Kişiselimiz Gelişmiş Mi?


K
işisel kelimesi bizlere neyi çağrıştırıyor? Benlik, aidiyetlik, sahip olduklarımız, kişiye ait... Nedir bu kişi? Bu kişi ne yapar? Nereye aittir?  Önce kişi kavramını anlamamız gerekir. Kişi insandır, hukuki bir terim olarak ise hakları bulunan varlıktır. Bu iki bilgiyi birleştirerek kişinin varlık sahibi bir insan olduğunu anlarız. Belki gözde basit duruyor olabilir, lakin hem var olmak hem de insan olmak zordur.

Peki var olan bu insan neye sahiptir? Bir akla, bilince, sorumluluğa ve sosyal ilişkilere sahiptir. Ve tabii ki daha fazlasına... Sevmeye, hissetmeye, yaşama güdüsüne, yaşama isteğine... Siz hiç “Ben belki yarın ölürüm, bugün daha fazla çalışmayacağım gidip gezeceğim.” diyen birini gördünüz mü? Ben de görmedim. Var olan insan hep var olduğu varsayımına kapılır. Bu tezi içinde çürütmez, çürütmek istemez. Çünkü varlık yarınları varmışçasına hep bir şeylerin peşinden gider. Yarınlarının olmadığını bilerek, gittiği yeri bilmeden gider.

Kişilik Kazanmak İçin Yaptığımız Bilgisel Yolculuk

Kişi kavramını kavradık. Kişisel ise varlığa ait, onu ilgilendiren her şeydir. Peki ya gelişim? Neye veya kime göre bir gelişmişlikten söz ediliyor ki? Gelişmek, olduğumuz halden daha iyi bir hale geçmek değil midir? Öyleyse bu gelişimi biz başkaları olmadan da sağlayabilir miyiz? Bu gelişim gerekli mi? Gerekli ise biz nasıl gelişebiliriz? Kişisel gelişimi nasıl sağlarız?

Gelişim için kişiler birçok farklı yola başvurur. Bir koç, bir makale veyahut bir roman... Herkesin amacı aslında kendisini bir veya birkaç adım ileriye taşımaktır. Yani kişiliğini geliştirmektir amaç. Duygularını, bilgi, birikimini, aklını, sosyal ilişkilerini... Ve aklınıza gelemeyecek sonsuz ihtimalleri... Gelişim, kişiye ait yani kişisel olmalıdır. Varlık; neyi nasıl, ne zaman, ne şekilde yapacağına kendi karar vermelidir. Çünkü kendisini en iyi bilen ve tanıyan bireyin kendisidir. Bir kuşa hızlı yüzmesi için ders veremeyiz.  Ancak yüzme yetisi olan bir varlığa daha hızlı yüzmesi için ders verebiliriz. Bu da demek oluyor ki varlığa sahip olduğu yetiler dışındaki eylemler yaptırılması pek de uygun değildir. Bu cümlem ile yanlış bir fikre kapılmayasınız. Bir insan yüzme yetisine sahip değildir lakin yeterli vücut yapısına sahip ise bu mümkün olacaktır. Kaçırmamamız ve altını çizmemiz gereken nokta, kişisel olan ve ileriye taşımak istediğimiz unsurlardır. Bu unsurlar, bizim kişisel gelişimimizi sağlayacak olan kilit noktalardır.
Yaşamımızın Her Anı Bilgiye Aç Olarak Yaşıyoruz

Gelişimin her ayrıntısını birey belirler ve kendine bir program hazırlar. Bireyin hazırladığı bu program, onu en iyi duruma getirecektir. Bireyin bu programı hazırlama süreci elbette kolay olmayacaktır. Bunun için varlığın öncelikle kişiliğini, kişiselini ve duygularını iyice anlaması gerekir. Yaşamını sürdüren varlık her gün kendisi ile ilgili yeni bir bilgiye erişir. Bireyin kendisi ve kendisi hakkındaki olguları öğrenmesi zaman alır. Bu durum sosyal bilimler alanında makaleler okuyup sosyal yaşamı kavramak olabileceği gibi bir veterinerden sokak hayvanları hakkında bilgi edinip sokakta yaşayan hayvanlara nasıl davranılması gerektiğini öğrenmek de olabilir. Gelişim, gözde büyültülecek bir olgu değil; aksine benlikte oluşan değişimin büyük olması ile bağıntılı bir olgudur.

Kişisel gelişim gerekli mi sorusuna cevap veremem. Gelişimi nasıl sağlarız sorusuna da... Gelişim ihtiyacını içimizde hissetmemiz ve istememiz gerekir. Sorularımdan cevap verebileceğim kişisel gelişim için başkalarına ihtiyaç olup olmadığıdır. Varlık kendisine yetendir. Varlık öğrenmeyi ve gelişmeyi sevendir. Gelişmek için başkasının varlığına ihtiyaç yoktur. Tabii duygularınızı geliştirmeyecekseniz... İçimizde karşılıklı olan sadece duygularımızdır.

Kişisel gelişiminizin size adanmış olduğu hayatlar dilerim. Umarım gelişiminizi en güzel şekilde sağlarsınız.

Yazar: Emirhan Deniz ( Tapu ve Kadastro 2. Sınıf Öğrencisi)